İklim değişikliğinin tarihçesi
Günümüzde adını sıkça duyduğumuz ve olumsuz etkilerini her geçen yıl daha fazla hissetmeye başladığımız iklim değişikliğinin geçmişi, aslında M.Ö. dönemine dayanıyor. İklim değişikliği, ilkçağ uygarlıklarından günümüze kadar, tarımdan sağlığa, ekonomiden göçe, hatta sanata kadar her alanı etkilemiş. Gelin, iklim değişikliğinin tarihçesine bir göz atalım.
İklim değişikliği, tarih boyunca uygarlıkları derinden etkilemiş. İlk Çağ uygarlıkları için tarım çok önemlidir. Bu nedenle de iklim değişiklikleri, sanayi öncesi toplumları daha fazla etkilemiş.
İnsanlığın ilk dönemi olan Eski Taş ya da Yontma Taş Devri, jeoloji biliminde ‘buzul dönemi’ olarak adlandırılır. Uygarlığın gelişiminin en erken evresi olduğundan, iklimin etkileri bu dönemde kısıtlıdır, ancak belirgindir. İklim değişiklikleri sebebiyle bu dönemde, konar-göçer yaşam tarzı benimsenmiş. Buzul dönemi sonrasında, M.Ö. 8000 ve M.Ö. 7000 yılları arasında, dünyaya sıcak ve nemli iklim koşulları hâkim olmuş ve çöl sahalarında yerleşim başlamış. Bu dönemde, dünyadaki buzulların önemli ölçüde eridiği ve denizlerin yaklaşık 2,5 metre yükseldiği biliniyor.
Soğuk İlk Çağ
Neolitik dönemde, insanlar toplayıcılığı bırakarak, üretime geçmişler. Anadolu’da insanlar bu dönemde, kuraklığa bağlı olarak, suları çekilen göllerin kenarlarına yerleşmeye başlamışlar. Anadolu’nun iç bölgelerinde ormanlık alanlar olmasına rağmen, insanların günümüzde olduğu gibi, doğayı acımasızca katletmesi, hayvanları aşırı otlatması, ormanlardan aşırı faydalanması ve orman yangınları gibi sebeplerden dolayı, doğada ciddi bozulmalar meydana gelmiş. Bu da kuraklığı arttırmış.
Antik döneme gelindiğinde ise, iklim değişiklikleri deniz seviyesinde önemli değişikliklere yol açmış, Anadolu kıyılarında yer alan tarihi limanların bir kısmı, deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle suların altında kalmış, bir kısmı ise deniz seviyesindeki alçalmalar sonucunda kıyıdan uzaklaşmış. M.Ö. 500 ve 400 yılları arasında ‘Altatlantik çözülme’ olarak adlandırılan iklim değişikliği, Avrupa’da rüzgâr ve nem dağılımında değişmelere ve soğumaya neden olmuş. Bu ‘Soğuk İlk Çağ’ döneminde, sıcaklığın düşmesiyle birlikte, İskandinav ülkelerinden Avrupa içlerine doğru Cermen istilaları meydana gelmiş. Makedonyalılar güneydoğuya doğru göç ederek Yunanistan’ı işgal etmişler. Yani, göçler üzerinde iklim değişikliğinin doğrudan etkisi olmuş.
Mayalar ve Vikingler, iklim değişikliği nedeniyle yok olmuşlar
Orta Çağ’da iklim yeniden değişmiş, dünya geneline sıcak ve nemli bir hava hâkim olmuş. ‘Sıcak Orta Çağ’ olarak adlandırılan bu dönemin, en çarpıcı iklim değişikliği örneğine, Maya Uygarlığında rastlanmış. Kızılderililerin ataları olarak adlandırılan Maya Uygarlığı, pek çok alanda ileri bir uygarlıkmış. Ancak 950 yılında aniden yıkılmış. Araştırmacılar bu ani çöküşü, Mayaların iklimde meydana gelen ani değişime ayak uyduramamalarına bağlıyorlar.
Orta Çağ’ın sonlarına doğru dünya genelinde, iklim tekrar soğumaya başlamış. Böylece, ‘Küçük Buzul Çağı’ olarak adlandırılan yeni bir döneme, ‘Yeni Çağ’a girilmiş. Bu dönemde Asya ve Avrupa’da iklim nedeniyle ciddi sorunlar yaşanmış. Avrupalılar, ekinlerinin çürümesi ve nehirlerin taşması gibi olaylarla karşılaşmış ve bütün bunların sonunda da 1315-1317 yılları arasında ‘Büyük Açlık’ olarak adlandırılan zor bir dönem yaşanmış. Diğer taraftan Grönland’ın etrafı buzlarla kaplanmış ve adanın dünyayla bağlantısı kesilmiş. Bu nedenle de Viking kolonisi yetersiz beslenme ve hastalıklardan dolayı tarih sahnesinden silinmiş. Ayrıca, Uzak Doğu’da aşırı yağışlar sonucunda tarımsal ürünler hasar görmüş ve açlıktan ölümler başlamış. Hijyenik şartların yetersiz olması nedeniyle de veba salgını baş göstermiş. Olumsuz iklim koşulları, Endüstri Devrimi ve Fransız İhtilali’nin de temellerini hazırlamış.
Yakın Çağ: Küçük Buzul Çağı ve küresel ısınma
Bildiğimiz gibi, 1789 yılından günümüze kadarki dönem ‘Yakın Çağ’ olarak adlandırılıyor. 1850’lere kadar dünya genel olarak ‘Küçük Buzul Çağı’nın etkisinde kalmış. Bu dönemde akla gelen en önemli iklim olaylarından biri, ‘yazsız yıl’ olarak da anılan 1816 yılına ait... Bu dönemde tarihin en zor kıtlıklarından birisi Fransa ve çevresinde yaşanmış ve binlerce insan açlıktan hayatını kaybetmiş. İklim değişikliklerine bağlı olarak Avrupa’dan ABD’ye göç başlamış. Bu dönemde hava o kadar soğukmuş ki, insanlar evlerine hapsolmuşlar. İklim değişikliği, sanat ve edebiyat üzerinde de derin izler bırakmış. Mary Shelley gibi bazı yazarlar, korku romanları yazmaya başlamışlar. Frankenstein ve Vampir romanları bu dönemde ortaya çıkmış.
1850’lerden sonra ise, sıcaklıklar yükselmeye ve buzullar erimeye başlamış. Sanayi Devrimi ile birlikte, gelişen teknolojiye bağlı olarak atmosfere karbondioksit, metan gibi sera gazları çok fazla miktarlarda salınmış. Bunun sonucunda da sıcaklıklar artmış ve küresel ısınma başlamış. 20. yüzyılın ortalarından sonra, tekrar başlayan kuraklık sorunu günümüze kadar ulaştı.