Küresel olarak ısınıyorum
Ama yetmiyor. Mutlu olamıyorum. Olamıyoruz. Bir gün önce üşüten klima ertesi gün pişiren ısıtmaya bırakıyor yerini. Havasız ofislerimizde sinir içinde giyinip soyunuyoruz. Oysa tatlı, hafif bir ısıtma olsa… Pişirmese, kızartmasa, bunaltmasa… Çok şey mi istiyorum, istiyoruz? Yalıtımsa yalıtım, mantolamaysa mantolama… Ne lazımsa yapalım ama kış gelmeden şu güzelim ara mevsimi, canım sonbaharı burnumuz akmadan, hapşırmadan, ıhlamur içmeden, moralimiz bozulmadan geçirelim. Bu arada herkes adına konuştuğumu farkettim ama aynen böyle devam ediyorum. Çünkü biliyorum benim gibi düşünen milyonlarcası var şu an Kuzey Yarıküre’de yaşayan. Küresel olarak ısınan ve etrafını gereksizce ısıtan… Sıra size de gelecek ey Güney Yarıküre… Aşırı ısınmadan oldu bence bu son cümle.
Neyse… “En kötü günler henüz yaşanmamış olanlardır” demek istiyorum. Aslında demek istemiyorum. Ama kış gelince merkezi sistemle köküne kadar ısınan kaloriferli ofisimizi düşünüyorum. Üstüme çöken hüznü, evde yüzüme hafif hafif vuran fanımla püskürtüyorum.